KORONAVİRÜSÜN FAYDALARI
- Berkay Özdemir
- 11 Eki 2022
- 4 dakikada okunur
Evet ne bu yazıyı yazan ve 35 gündür (Bu satırları 21.04.2020 tarihinde kaleme almıştım) evde olan ben, ne de bu yazıyı okuyan siz değerli okuyucular başlığı yanlış okudunuz. Virüs bize faydalı geldi!
Bilindiği üzere COVID-19 yani bilinen adıyla Koronavirüs, Aralık 2019 tarihinden beri dünyayı, Mart 2020 tarihinden beri de ülkemizi kasıp kavurmakta. Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi” olarak ilan edilen bu küçük canavar, tüm dünyayı her anlamda etkilemekte. Dünyada, tarihteki diğer salgınlara göre nispeten az can kaybı ve hasta sayısı var ama yine de çok kişi bu salgından zarar görmüş durumda. Dilerim ki en kısa sürede işler daha kötüye gitmeden bu salgından kurtulur ve eski hayatımıza geri döneriz. Eski hayat diyorum ama bazı şeylerin eskisi gibi olmayacağı ortada. İşte bu yüzden virüsün faydaları dedim başlıkta.
Sağlık alanında çalışanlar hem risk altında hem omuzlarında büyük bir yük bulunmakta. Bununla beraber hastalığın etkisinin azaltılması ve sonrasında da ortadan kaldırılması için yapılan çalışmalar, tıp dünyasında da gelişmelere yol açmakta. Sadece sağlık alanıyla kalmayan bu değişimler, birtakım geri dönülmez gelişmelere de neden olacaktır. İnsan hayatının bazı noktaları kökten değişiyor ve insanlar da bu değişime ayak uydurmaya çalışıyor.
Örneğin; hukuk alanında işleyen sürelerin çoğu durmuş, duruşmaların birçoğu ileri tarihlere bırakılmıştır. Yapılan çok az sayıda duruşma ise yüksek önlemler altında yapılmaktadır. Duruşmalar konusunda yapılması muhtemel olan gelişme, avukatların ofislerinden duruşmaya görüntülü katılabilecek olmasıdır. Kısa süre içinde duruşmalar, meslek adabına uygun şekilde yüz yüze olmaksızın yapılabilecek ve böylelikle yoğun iş yükü altında bulunan avukatlar, adliyeden adliyeye koşturmayacaklar ve bir nebze olsun rahatlayabilecektir. Koronavirüs nedeniyle yapılması ihtimali olacak bu değişikliğin salgın bittikten sonra da devamlılık gösterecek olması, virüsün muhtemel faydalarından biridir. Ya da arabuluculuk toplantılarında amaç arabulucunun tarafları bir araya getirerek mahkeme öncesi bir mekanizma ile tarafların orta yolunu bulduğu ve uyuşmazlığı çözdüğü bir alternatif yol olması iken salgından dolayı toplantılar yapılamıyor ve aralar bulunamıyor. Burada yine teknoloji devreye girecek, taraflar telekonferans yoluyla bir araya gelecek ve aralar bulunacak, aralar bulununca da yargının omzundaki yük azalacaktır. Ekonomik boyutuyla da arabulucu ve taraf vekilleri evden oturarak bağlandıkları toplantı sonucunda emeklerinin parasal karşılığını alacaklardır.
Durumun eğitim boyutunda ise işler çok güzel olmamakla birlikte bir şekilde yürümekte. Teknik altyapısı elverişli olan üniversiteler ve kurumlar, uzaktan eğitime geçmiş durumdadır. Bazı derslerin ise YouTube üzerinden verilmesi ise, o üniversite veya kuruma mensup olmayanların da bu derslerden yararlanabilmesine olanak tanımaktadır. Birkaç örnekle açıklık getirmek gerekir. Örneğin; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk ABD Öğretim Üyelerinden Prof. Bahadır Erdem, derslerini Instagram üzerinden vermektedir. Yine sayısını saymakta zorlandığım konferans/sempozyum/söyleşi vb. etkinlikler Instagram üzerinden canlı yayınlar aracılığıyla yapılmaktadır. Bu da herkese açık olması hasebiyle ciddi derecede rağbet görmektedir. Kurum bazında ise Türkiye Barolar Birliği, geçtiğimiz 2,5 hafta içinde 30’un üzerinde meslek içi eğitim vererek avukat ve stajyer avukatların gelişimine katkıda bulunmaktadır. Bu eğitimlerin Facebook ve YouTube üzerinden canlı yayınla veriliyor olması ve ele alınan konuların güncelliği, hâkim-savcı gibi diğer hukukçu süjelerin ve hatta hukuk dışı ama hukukla bağlantılı meslek mensupları tarafından da takip edilmesine vesile olmuştur. Bunun genel bir sonucu ise salgına rağmen insanların öğretmekten ve öğrenmekten vazgeçmemiş olduğudur. 35 günlük ev maceramda en uzun gezimin mutfaktan salona olduğu bu günlerde salgının gözlemleyebildiğim en büyük faydası bu oluyor. İnsanlar evde çayını/kahvesini yudumlarken en rahat kıyafetleri eşliğinde eğitim alıyor ve kendilerine bir şeyler katıyorlar.
Mesleğimde gördüklerim veya öngördüklerim göstermektedir ki başta hukuk olmak üzere diğer tüm sektörlerde meydana gelen değişimler hem insan hayatını kolaylaştırmaktadır hem de kalıcılığı olma ihtimali yüksektir. Bu yüzdendir ki ne zaman salgın biter ve biz sokaklara çıkmaya devam ederiz, işte o zaman bambaşka bir hayat bizi beklemektedir. Hayatımıza yakın zamanda giren “sosyal mesafe” kavramı, hayatımızdan çıkmayacak gibi duruyor. Benim için en önemlisi ve değerlisi ise “vefa sosyal destek” kavramıdır. Salgının bence en önemli sonucu, insanları birbirine yaklaştırması oldu. Artık eski dayanışmalı günlerimiz geri geldi. Tanımadığımız “Robin Hood”lar, Osmanlı’daki geleneği devam ettirip veresiye defterlerini kapatıyorlar, ekonomik dar boğaza giren ailelerin kapısının önüne yiyecek kolisi ve para bırakıyorlar, ellerinde kalan ürünleri satın alıp halka dağıtıyorlar, kimsesi olmayan yaşlılarımızın evlerini temizleyip market alışverişlerini yapıyorlar, tarlada kalma riski ürünlerini tarladan topluyorlar. Salgın öncesi çok hızlı yaşayan, toplu taşımada yaşlılara yer vermeyen, türlü kötülükler yapan insan dediğimiz canlı değişti, özüne döndü. Köklerinde yardımseverlik yatan, aç komşusunu gözeten insanlar olduk artık. Koronavirüsün faydalarını işte bu yüzden anlatıyorum. Duyarlılık yaratmak ve bu sistemin kalıcı hale gelmesi, yegâne amacım ve isteğimdir.
Yaklaşık 5-6 paragraftır insandan bahsediyoruz. Peki bu korona hiç mi insan dışı varlıklara fayda etmedi. Etmez olur mu!
Salgın sonrası sokağa çıkma yasaklarının/kısıtlamalarının ilan edildiği, edilmese bile bilinçli insanların sokağa çıkmadığı evde kaldıkları ülkelerde hava kirliliği oranlarının ciddi derece düştüğünü gözlemlemekteyiz. Örneğin; salgın nedeniyle işlerine ara vermek durumunda kalan bir fabrika bölgesindeki hava kirliliği oranının %45 azaldığı da sabittir. Mesela aşağıdaki görselde sadece 2 ay içinde Avrupa kıtasında meydana gelen değişimi görmektesiniz:

Görsel-1: Avrupa Kıtası Hava Kirliliği Değişiklik Haritası
Başka bir örnek olarak ise hayvanlar verilebilir. Hayvanların doğal yaşam alanlarını istila ederek kendi yaşam alanını kuran insanlar, salgın nedeniyle evlerine çekilince o alanın asıl sahipleri sokaklarda görünür oldu. Örneğin; Hindistan’da 1990 yılından beri görülmeyen ve nesli tükenme tehlikesinde olan Misk kedisi, salgından sonra sokaklarda görünür oldu. Veya turistlerin uğrak noktalarından olan Venedik’teki kanallarda salgın sonrası yunusların ve kuğuların görüldüğü de aşağıdaki görselden anlaşılmaktadır:

Görsel-2: Venedik’te Kuğular
Velhasıl kelam bu Koronavirüs denen küçük canavar, insan hayatından insan hayatı dâhil olmak üzere çok şey götürdüğü gibi, insan hayatına çok da şey katmıştır. Doğaya da çok şey katmıştır. Durumu tek bir kelimeyle özetlemek gerekirse insan da diğer canlılar da “resetlenmiştir”.
Comments