Neden başlıkta "AMA" dedik? Anayasamız, temel hak ve özgürlükleri vatandaşlara tanımakta ve devamında “ama” diyerek özgürlüğün sınırlanma şartlarını sıralamıştır. Bu yüzden bazı anayasa hukukçuları “anayasa” yerine “amayasa” kavramını kullanır.
Türkiye’de basın ve yayın faaliyetlerinin belli anayasal ve yasal dayanakları vardır. Medya kuruluşlarının bu hukuk kuralları çerçevesinde işlerini yapmaları gerekmektedir. Zira aksi bir durum hem hukuki hem cezai hem de etik sorunları beraberinde getirecektir. Peki bu hukuki ve felsefi sınırlar kapsamında yapılacak yayın faaliyeti ne kadar özgürdür? İşte bu çalışmada özel hayata saygı hakkı örneği üzerinden bu duruma değinilecektir.
AYM’nin Medya Gündem Dijital Yayıncılık A.Ş. kararına göre; İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Her ne kadar başkalarının şöhret ve haklarının korunmasıyla ilgili olarak bazı sınırları aşmaması gerekse de basının, görev ve sorumluluklarının bilincinde olarak kamu yararını ilgilendiren her konuyu iletme görevi vardır. Çünkü özgürlükçü, insan haklarına dayanan demokratik devletlerde, halkın devlet yönetimine katılımının amacına uygun bir şekilde sağlanması, ancak özgür bir basınla mümkün olabilir. Anayasa’da bu durum “basın hürdür, sansür edilemez” ifadesiyle açıklığa kavuşturulmuştur. Basın özgürlüğü aynı zamanda belli bir dereceye kadar abartı ve hatta tahrikin korunmasını da kapsar. Ama bu özgürlük aynı zamanda ilgililerin meslek ahlakına saygı göstererek doğru ve güvenilir bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli olarak hareket etmelerini de zorunlu kılmaktadır. Bladet Tromso ve Stensaas/Norveç (AİHM) kararında bu durum ifade edilmiştir. Ancak örneğin 2010 yılında Fox TV’den tüm yazılı-görsel basına servis edilen ve oyuncu Berrak Tüzünataç ile oyuncu Şahan Gökbakar arasındaki birtakım mahrem görüntüler, olayın hem hukuken hem de etik açıdan tartışılmasını da gündeme getirmiştir. Somut olaya baktığımız zaman videoda geçen ifadeler, magazin muhabirlerinin pek de meslek ahlakına saygı göstererek iyi niyetli olarak hareket ettiklerini bizlere göstermiyor.
İsviçre Federal Mahkemesine göre de basının görevi; okuyucuya toplumu ilgilendiren olayları bildirmek, onu her türlü siyasi, ekonomik, bilimsel, edebi ve sanat olayları hakkında yönlendirmek, kamu yararıyla ilgili sorunlarda fikir alışverişini başlatmak, toplumu meşgul eden meselelerde çözümlerin bulunmasına çalışmak, devlet yönetimi ve özellikle kamu parasının harcanması konusunda bilgi istemek, devlet işlerindeki her türlü suiistimalleri bulmak, meydana çıkarmaktır.
İfade özgürlüğü ile özel hayata saygı hakları arası makul bir denge kurulması gerekmektedir. AİHM, bu makul denge kurulurken uygulanacak kriterleri Van Hannover (No. 2) v. Almanya ve Axel Springer AG v. Almanya kararlarında şöyle belirtmiştir:
Kamu yararına yönelik tartışmaya katkısı
İlgili kişinin kamuoyunda ne derecede bilinir olduğu ve haberin konusunun ne olduğu
İlgili kişinin önceki eylemleri
Bilginin edinildiği metot ve doğruluğu/fotoğrafın çekildiği koşullar
Yayının içeriği, şekli ve sonuçları.
Basın faaliyetlerinin kişilerin hak ve özgürlüklerini ihlal etmediği durumlardan biri de hukuka uygunluk nedenleridir. Bunlara değinelim biraz da: Üstün kamu yararı ve yararların tartılması ilkesi / Haberin gerçeğe uygun olması ilkesi / Yayının haber niteliği taşıması ilkesi / Haberin nesnel olması ilkesi (sansasyondan kaçınarak nesnel ölçülere başvurulması gerekliliği) / Haber verme amacının aşılmaması ilkesi / Zarar görenin rızası.
SONUÇ OLARAK;
Günümüzde gazetecilikte içerik bağımsız değildir. Gazetecinin çalıştığı gazetenin patronunun ekonomik yönelimi ne ise, ilgi alanları ne ise, siyaseten nereye yakın ise, gazeteci de işini kaybetmeme korkusu ise o alanda haber yapmaktadır. Yani patronun çizdiği sınırlar dâhilinde içerik, bağımsızdır. Yukarıda bir magazin örneği verdim. Magazin muhabirlerinin yaptığı ne hukuka ne de etiğe uygundu. Belki gazeteci de bunu çekmek istemedi ama patronu, “hangi ünlüyü görürsen gör, dibine kadar yaklaş ve en özel anını bile kaydet, yoksa seni işten kovarım” demiş olabilir.
Bunu maalesef ben de yapabilirim. Örneğin bir gazete patronu olsaydım, gazetemdeki muhabirlerin çoğunu yargı muhabiri olarak görevlendirirdim ve ortaya hukukla dolu bir gazete çıkardı. Hukuk bilmeyen çalışanım, benim bu dayatmamdan dolayı işsiz kalmamak için bu mesleği ifa edecekti.
Bağımsızlığın önündeki bu engeller yalnızca patronla sınırlı kalmayacak, Devlet baskısı ve reklam verenlerin baskısı da yeri geldiğinde devreye girecektir. Örneğin bir yolsuzluk ile ilgili bilgi ve belgelere ulaşan muhabirin varlığını öğrenen Devlet, bunun ortaya çıkmaması için muhabiri ve hatta patronu baskı altında tutacaktır. Başka bir örnekle bir gazetenin basılmasında fon sağlayan kişi, gayet doğal (!) olarak “parasını ben veriyorum, haberler benim filtremden geçecek” deme hakkını kendinde görecektir. Ve tabi yukarıdaki açıklamalarımdan anlaşıldığı üzere hukuk da gazeteciliğin önünde bir duvar olacak duracaktır. Ancak bu duvar, diğerleri gibi bir baskı amacı değil, kişilerin haklarını koruyucu bir amaç güdecektir (muktedirin hukuku araç olarak kullanıp adil olmayan sonuçlar doğurmasını değerlendirmeye bile almıyorum).
Kaynakça
https://www.amnesty.org.tr/icerik/turkiyede-bagimsiz-gazetecilik-baskilara-karsi-durabilir-mi (E.T 24/12/2021)
http://iletisimci.blogspot.com/2009/11/editoryal-bagmszlk.html (E.T 24/12/2021)
İLİC, Deniz Tansel, Türkiye’deki Anaakım Televizyon Kanallarında Editoryal Bağımsızlık - Profesyonellik İdeolojisi İlişkisi, Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 2(4), 2014.
AY, Yusuf Ziya, Haber Analizi ve Editörlüğü, Ders Notu, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, Erişim için: http://auzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/gazetecilik_ue/haberanaliziveeditorlugu.pdf
https://www.dunya.com/kose-yazisi/bagimsiz-gazetecilik/612754 (E.T 24/12/2021)
Comments